Tahıl uygarlığı nerede başladı I İlk tahıl nerede ekildi
Anadolu, coğrafi konumu, zengin biyoçeşitliliği ve tarih boyunca ev sahipliği yaptığı farklı kültürler sayesinde gelişen zengin bir mutfak kültürünün merkezi konumundadır. Anadolu’nun mutfak kültürüne ait kökenler, Neolitik Çağ’dan başlayarak arkeolojik, arkeometrik, dilsel, tarihsel ve etnolojik veriler ışığında ele alınabilir. Bu çerçevede, tarımın başlangıcı, bitki ve hayvan evcilleştirilmesi, kültürel etkileşimler ve yerel uygulamaların devamlılığı mutfak kültürünün şekillenmesinde önemli rol oynamıştır…
Değerli dostum Doç. Dr. Ahmet Uhri, “Anadolu Mutfak Kültürünün Kökenleri” (Arkeolojik, Arkeometrik, Dilsel, Tarihsel ve Etnolojik Veriler Işığında) adlı eserinde bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Arkeolojik kazılar, Anadolu mutfak kültürünün kökenlerinin anlaşılmasında temel bir kaynak olarak öne çıkar.
Güneydoğu Anadolu’daki Çayönü, Göbeklitepe, Nevali Çori, Hallan Çemi ve Cafer Höyük gibi yerleşim alanlarında bulunan, yaklaşık 12.000 yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a ait bulgular, yerleşik yaşama ve tarımın başlangıcına dair önemli kanıtlar sunmaktadır.
Bitki evcilleştirilmesi açısından; emmer buğdayı (Triticum dicoccum), einkorn buğdayı (Triticum monococcum), arpa, mercimek, bezelye, burçak, keten ve kenevir gibi ürünlerin kullanılmış olduğu saptanmıştır. Özellikle Şanlıurfa Karacadağ, buğdayın anavatanı olarak kabul edilmektedir. Arkeobotanik analizler, fıstık, badem, incir ve üzüm gibi yabani türlerin de toplandığını göstermektedir.
Hayvan evcilleştirilmesi bağlamında, bu bölgede ilk olarak köpek, koyun, keçi ve domuz gibi hayvanların evcilleştirildiği gözlemlenmiştir. Kızıl geyik, ceylan, yaban sığırı, yaban domuzu, tavşan, çeşitli kuş türleri ve tatlı su balıkları gibi yabani hayvanlar ise avlanarak beslenmeye katkıda bulunmuştur…
Mutfak pratikleri söz konusu olduğunda, yuvarlak planlı barınaklardan kalıcı konutlara geçişle beraber besin hazırlama ve saklama alanları ortaya çıkmıştır. Taş havanlar, öğütme taşları ve depolama çukurları, tahılların işlenmesi ve saklanmasında kullanılan tekniklerin geliştiğini göstermektedir. Ateş çukurları ve basit ocaklar ise yiyeceklerin pişirilme sürecine işaret eder.
Göbeklitepe gibi dini merkezler, toplu yemek tüketiminin ritüel bir bağlamda gerçekleşmiş olabileceğini düşündürmekte; bu durum erken mutfak uygulamalarının sosyal dayanışmayı pekiştiren yönünü ortaya koymaktadır.