Blog

Kilo vermenin önündeki en büyük engel; “mucize diyet” inancı

Zorlayıcı diyetlere veda edin. Uzmanlara göre, diyet uygulamaları yerine, kilo vermenin sırrı kısıtlamalarda değil, bedeninizin gönderdiği sinyalleri doğru okumakta gizli.

Yeni yıl geldiğinde durum hep aynıya dönüyor. Havai fişekler söner, sofralar toplanır, tartılar ortaya çıkar. Ve milyonlarca kişi şu cümleyi tekrar eder: “Bu yıl kesin kilo vereceğim.”

Peki, sonrasında ne yaşanıyor?
Yeni bir diyet başlıyor, birkaç hafta sürüyor ve sessizce unutuluyor.

Sorunun kökeni ise düşündüğünüzden çok daha derin: “Dünyanın en iyi diyeti” diye bir şey yok. Bu görüş, artık yalnızca sağduyu değil, bilimsel gerçek olarak da kabul görüyor.

TEK BİR FORMÜL ARAYIŞI NEDEN SÜREKLİ HÜZÜNLE SONUÇLANIYOR?
Beslenme dünyası her yıl yeni bir “mucize” vaadiyle ortaya çıkıyor:
Keto, paleo, aralıklı oruç, düşük karbonhidrat, şok diyetler…

Tüm bu diyetlerin ortak sözü var: Hızlı, zahmetsiz ve kalıcı kilo kaybı.

Fakat uzmanlara göre, bu vaatlerin altında ciddi bir yanılgı yatıyor. Çünkü insan bedeni standart bir makine değildir. Metabolizma, genetik yapınız, günlük yaşam koşullarınız, stres seviyeniz hatta psikolojik durumunuz; hepsi bireyseldir.

Beslenme uzmanı Dr. Matthias Riedl’in de belirttiği gibi: “Bir kişinin kilo vermesinde işe yarayan yöntem, başka birinde aşırı yeme krizlerine ve başarısızlık hissine neden olabilir.”

Burada mesele irade gücü değil, bedeninizle uyum içerisindedir.

MODA DİYETLER MASAYA YATIRILIYOR
Son yılların popüler yöntemlerinden biri: 16:8.
16 saat oruç, 8 saat serbest beslenme. Otofaji, hızlanan metabolizma, yağ yakımı… Söylemler oldukça çekici. Ancak gerçek durum daha basit.

Uzmanlar, aralıklı orucun metabolizmayı mucizevi bir şekilde değiştiren bir sistem olmadığını vurguluyor. Bu yöntemin etkisi dolaylı kalori kısıtlamasından kaynaklanıyor. Kahvaltıyı atlayan kişi genellikle o kaloriyi telafi edemediği için kilo vermeye başlıyor. Fakat altın kural şu; sekiz saat içinde “neyi bulursam yerim” yaklaşımınız varsa, beklenen etki ortaya çıkmıyor.

Dahası, pek çok kişi için bu sistem günlük hayatla uyum sağlamıyor. Sabah aç karnına toplantılar, kahveyle bastırılan açlık ve akşam saatlerindeki kontrolsüz yeme durumu… Uzmanların net tavsiyesi: “Eğer işinize yarıyorsa uygulamaya devam edin, zor geliyorsa mucize beklemeyin.

DÜŞÜK KARBONHİDRAT, EKMEK VE MAKARNA GERÇEKTEN SUÇLU MU?
Başka bir sık rastlanan hedef: Karbonhidratlar.

Ekmek, makarna, patates… Bunlar sıkça “yasaklanmış” yiyecekler listesinde yer alıyor.
Oysa bilimsel gerçek şöyle: Kilo alımına neden olan karbonhidratlar değil, fazla alınan enerjidir.

Karbonhidratlar beynin ana yakıtıdır. Uzun süre kısıtlandıklarında;

Sinirlilik

Konsantrasyon problemleri

Performans düşüşü kaçınılmaz hale gelir.

Ayrıca bu durumun psikolojik bir boyutu da var. Bir yiyeceği tamamen yasaklamak, onu daha çekici hale getirebilir. Sonuçta haftalarca kaçınılan bir kase makarna sonrasında kontrolsüz yeme atağı ortaya çıkabilir.

Yeni yıl, yeni diyet, aynı son; uzmanlar uyarıyor - Resim : 2

PEKİ ÇÖZÜM NE? “KENDİ YOLUMDA” BESLENME
Bilim dünyasında giderek daha çok kabul gören yaklaşım: Kişiselleştirilmiş beslenme.

Yani kalıp listeler, standart diyetler ve ezberlenmiş kuralların zamanı sona erdi.
Bunun yerine sorulması gereken basit ama etkili sorular var.

Gerçekten ne zaman acıkıyorum?

Yalnızca canım sıkıldığı için mi yiyorum?

Hangi yiyecek beni uzun süre tok tutuyor, hangisi ise daha fazla yemeğe neden oluyor?

Araştırmalar, kalıcı kilo kaybının temelinde sürdürülebilirlik olduğunu ortaya koyuyor.
Bir diyeti ömür boyu sürdüremiyorsanız, o diyet başlangıçtan başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

HIZLI SONUÇLAR DEĞİL, DEVAMLILIK ÖNEMLİ
Şok diyetler kısa sürede hızlı sonuçlar verebilir gibi görünse de, bedeli ağır olabiliyor. Yo-yo etkisi, hayal kırıklığı ve suçluluk duyguları…

Oysa sürdürülebilir beslenme bir “diyet” değil, yaşam tarzı değişikliğidir.
Vücudunuzu düşman olarak görmek yerine, müttefik olarak kabul etmek gerekmektedir.

Bilimin bu konudaki temel mesajı değişmiyor; kilo vermek için harcadığınızdan daha az enerji almanız gerekir. Ancak bunu aç kalarak değil, doğal doygunluk hissiyle gerçekleştirmek esaslıdır.

YENİ YIL İÇİN GERÇEKÇİ VE SAĞLIKLI BİR MESAJ
Yeni yıla yasak listeleri yerine farkındalıkla merhaba deyin. Açlık hissinizi bastırmak yerine, anlamaya çalışın. Yemeğinizi ekranlardan uzakta, bilinçli bir şekilde tüketin. Bedeninizin sinyallerine kulak verin. Bu yöntem “7 günde 5 kilo” gibi vaatlerde bulunmasa da, uzun vadede sizi tok, huzurlu ve dengede hissettirecektir.

Elbette, kilo verme iğneleri son çare olabilir. Ancak uzmanlara göre kalıcı çözüm hala aynı yerde; alışkanlıklarınızda yatıyor.

Yeni yıl için en güçlü karar şu olabilir: Bedenimle mücadeleyi bırakıyorum.

Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir