D vitamini kalp krizi riskini azaltır mı
D vitamini, kemik sağlığından bağışıklık sistemine kadar vücutta birçok temel işlevin yerine getirilmesinde rol oynuyor. Eksikliği, bazı kanser türleri, otoimmün hastalıklar ve metabolik problemlerin ortaya çıkışıyla ilişkilendiriliyor. Ancak bilim insanlarının merak ettiği asıl soru şu: D vitamini kalp krizine karşı gerçekten de koruyucu etkide bulunuyor mu?
Houston Methodist Hastanesi’nden kardiyolog Dr. B. Keith Ellis, uzun süredir düşük D vitamini seviyeleri ile kardiyovasküler hastalıklar arasında güçlü bir bağ tespit edildiğine vurgu yapıyor. Yine de, bu ilişkinin arkasındaki neden ve mekanizma henüz tam olarak açıklığa kavuşmuş değil.
New Orleans’ta Amerikan Kalp Derneği tarafından düzenlenen yıllık toplantıda sunulan TARGET-D adlı yeni çalışma, bu alandaki belirsizlikleri aydınlatmada önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
Bu araştırmada, kalp krizi geçirdikten sonraki ilk 30 gün içerisinde bulunan 630 hasta değerlendirildi. Katılımcılar; kan D vitamini düzeyleri 40–80 ng/mL aralığına ulaşacak şekilde ayarlanmış D vitamini takviyesi alanlar ile plasebo verilen grup olarak ikiye ayrıldı.
Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi; hedeflenen düzeylere ulaşan hastalarda ikinci kalp krizi riski yüzde 50 oranında azalma gösterdi.
Çalışmaya dahil olmayan Avusturya Graz Tıp Üniversitesi’nden araştırmacı Markus Herrmann, bu çalışmanın D vitamini için ilk kez net bir “hedef seviye” belirlediğine işaret ederek, “Etkiler umut verici” yorumunu yaptı.

D VİTAMİNİ KALBİ NASIL KORUYABİLİR?
Bilim insanları, D vitamini’nin kalp sağlığını korumada rol oynayabilecek birkaç mekanizmanın bulunduğunu belirtiyor.
İnflamasyonu azaltıcı etkileri; kalp hastalıklarının temelinde yatan kronik inflamasyonun hafiflemesine yardımcı oluyor.
Kan basıncının düzenlenmesi, kan şekeri kontrolü ve benzeri fonksiyonlar, kalp krizi riskini doğrudan etkileyen süreçler arasında yer alıyor.
Bunun yanı sıra bazı uzmanlar, düşük D vitamini seviyelerinin esas neden değil, bir sonuç olabileceğini hatırlatıyor. Avustralya’daki QIMR Berghofer Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nden Rachel Neale, dışarıda daha aktif olan bireylerin hem daha fazla güneş ışığı aldığı hem de doğal olarak daha düşük kalp hastalığı riski taşıdığına dikkat çekiyor.
NEDEN ÇOĞUMUZ D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ YAŞIYOR?
D vitamini, yağlı balıklar (örneğin somon, sardalya), zenginleştirilmiş süt ve tahıllar ile güneş ışığı yoluyla alınabiliyor. Ancak modern yaşam tarzı, kapalı mekanlarda geçirilen uzun saatler ve değişen beslenme alışkanlıkları nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insanın D vitamini eksikliği yaşadığı öne sürülüyor.
Özellikle kuzey ülkelerinde ve kış aylarında bu eksiklik daha belirgin hale geliyor.
ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR NEDEN NET SONUÇ VERMEDİ?
Daha önce gerçekleştirilen VITAL ve D-Health gibi büyük ölçekli araştırmalar, D vitamini takviyesinin kalp sağlığı üzerindeki etkilerini belirgin şekilde ortaya koyamamıştı. Bunun nedeni ise bu çalışmalara katılanların büyük bölümünün zaten ciddi bir D vitamini eksikliği yaşamıyor olmalarıydı.
Yeni araştırmayı farklı kılan husus, eksikliğin mevcut olduğu ve yüksek risk grubunda yer alan hastalara, hedef düzeye ulaşacak biçimde kişiselleştirilmiş dozun uygulanmasıdır.
FAZLASI DA RİSKLİ
TARGET-D çalışmasında hastaların yaklaşık yarısına günde 5.000 IU gibi standart önerilerin üzerinde dozlar verilmesi gerektiği belirlendi. Ortalama olarak hedef seviyeye ulaşmanın beş ay sürdüğü gözlemlendi.
Uzmanlar bu noktada uyarıda bulunuyor; D vitamini eksikliği kadar, aşırı alımın da böbrek taşı oluşumu ve kanda kalsiyum artışı gibi ciddi problemlere yol açabileceğini belirtiyor.
Kaynak: National Geographic
Odatv.com
