Blog

Küresel ısınma şarabın tadını kaçırıyor I Küresel ısınma şarabın tadını değiştiriyor

Fransa, İtalya, Kaliforniya ve Türkiye’nin üzüm bağlarında iklim değişikliğinin etkileri gün geçtikçe daha net gözlemleniyor. Rekor ısınmalar, ani don olayları ve şiddetli sağanak yağışlar yüzünden dünya çapında şarap üretimi son yıllarda en düşük seviyelere geriledi. 2025 itibarıyla küresel şarap üretiminin 231 milyon hektolitreye inmesi bekleniyor; bu da geçen yıla göre yüzde 2 ve son on yıl ortalamasına göre yüzde 13’lük bir azalma anlamına geliyor (İklim krizi bağlarda; küresel şarap üretimi 60 yılın en düşük seviyesinde – Son Dakika GastrOda Haberleri).

Bağcılık sektörü, erken bahar donları, kavurucu yaz ısısı, kuraklık ve aşırı yağışların etkisiyle (İklim krizi bağlarda; küresel şarap üretimi 60 yılın en düşük seviyesinde – Son Dakika GastrOda Haberleri) zorlu bir sürece girdi.

İklim değişikliğinin neden olduğu bu olağanüstü hava olayları; üzüm verimi ve kalitesini olumsuz yönde etkilerken, üreticiler için gerçek bir kabus yaratıyor. Son on yılın en sıcak sezonları, asmaların yetişme şeklini kökten değiştiriyor ve geleneksel şarap bölgelerinde bile alarm zilleri çalmaya başlıyor.

Böylesine çarpıcı değişimler artık yeterince dramatik değil; hatta sıcaklıktaki ufak dalgalanmaların bile üzümün kimyasal yapısı ve şarabın kalitesi üzerinde etkisi mevcut. Uzmanlara göre aşırı ısı, üzüm tanelerini hızlandırarak olgunlaştırıyor ve şeker-asit dengesini bozuyor. Sonuç olarak; ya hasatları erken almak zorunda kalıyorlar ya da üzüm dalında uzun süre bekleyen meyveler, aşırı alkol oranına sahip ve dengesiz şaraplara yol açabiliyor. Örneğin, Avrupa’nın köklü bağcılık bölgelerinde, uzun yıllardır sulama yapmadan üretim gerçekleştirilen (Türkiye gibi) yerler, artan sıcaklık ve kuraklık nedeniyle yöntemlerini yeniden gözden geçirmek durumunda kalıyor.

BAHAR GELİYOR: MART AYINDA BAĞLARDA NELER YAPILIYOR?
Kış uykusundan uyanan bağlarda Mart ayı oldukça hareketli geçiyor. Bu dönemde kış budaması tamamlanır, toprağın sürülüp havalandırılması sağlanır; yeni bağ tesisleri için fidanlar dikilir ve gübreleme işleri bitirilir.

İlkbaharın yaklaşmasıyla birlikte üreticiler, bağlarını hastalık ve zararlılara karşı da hazırlamaya başlıyor. Sürgün gözleri açılarak, filizler birkaç parmak boya ulaştığında; mantar hastalıklarına karşı bordo bulamacı serpilir ve ardından kükürt uygulaması yapılır. Bu ilk ilaçlamalar, yağışlı havalarda belirli aralıklarla tekrarlanırsa filizlerin mildiyö gibi hastalıklardan korunmasına yardımcı olur. Ayrıca Mart ayı; asma çubuklarının tellere bağlanması, budama artığı dalların toplanması, direk dikimi ve tel germe gibi işlemler için de kritik bir zaman aralığıdır. Bağcılar için Mart ayı, adeta yılın geri kalanına bir hazırlık provası işlevi görüyor; çünkü kış budaması sonrası yapılan bu operasyonlar, asmaların sağlıklı bir şekilde gelişip ürün vermesi için temel teşkil eder.

Ancak iklim değişikliği, bu geleneksel Mart uygulamalarında bile tetikte olmayı zorunlu kılıyor. Son yıllarda kışlar ılıman geçtiği için asmalar normalden erken uyanabiliyor. Bu durumda Mart sonu ya da Nisan başında yaşanabilecek ani bir don olayı, henüz gelişim aşamasındaki filizleri yakarak tüm sezonu tehlikeye atabiliyor. Eskiden “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” denilen bahar soğukları, bugün bağcılıkta çok daha ciddi bir tehdit haline geldi. Sıcaklık anormallikleri bitkilerin büyüme döngüsünü alt üst ederken, üreticiler Mart ayında hem toprağı ve bağı hazırlamaya devam ediyor hem de olası geç donlara karşı önlem alıyor.

Küresel ısınma şarabın tadını kaçırıyor: Bağlarda iklim alarmı; Elçin Demiröz yazdı - Resim : 2

FRANSA: ERKEN HASATLAR, DON TEHLİKESİ VE YENİ ÇÖZÜMLER
Fransa’nın köklü üzüm bağları, iklim krizinin etkilerini en yakından hisseden bölgeler arasında yer alıyor. Bordeaux ve Alsace gibi tarihsel şarap üretim merkezlerinde, üzüm hasadı takvimi önceki kuşaklara kıyasla haftalar geriye kaydı; üzümler daha sıcak yaz ortalarında olgunlaştığından şarapların alkol oranları artma eğilimine girdi. Üreticiler, “güzel yıl” anlamına gelen o meşhur millésime kalitesini yakalamakta zorlanıyor çünkü artık bağbozumu takvimi bile değişmeye başladı.

Aşırı hava olaylarının neden olduğu etkiler Fransa bağlarını üst üste rekolte kayıplarıyla sarsıyor. 2021 Nisan ayında yaşanan şiddetli don, tarihin en yıkıcı don olaylarından biri olarak kayda geçti ve bilim insanları bu yıkıcı don olayının iklim değişikliği yüzünden daha olası hale geldiğini belirtti. Don felaketinin hemen ardından, aynı yıl bazı bölgelerde dolu etkisi görüldü; ardından gelen kurak yaz, geride kalan üzümleri zor durumda bıraktı. Hatta 2021, Fransa’da 1957’den bu yana en düşük şarap üretiminin yaşandığı yıl olarak tarihe geçti ve sektör yaklaşık 2 milyar dolarlık kayıpla karşılaştı. Champagne bölgesinde ünlü bir bağ, aşırı yağmur ve sıcak dalgası yüzünden tek bir salkım dahi toplayamadı; normal şartlarda o bağ 50 bin şişe şampanya üretiyordu. Bu uç örnekler, Fransız şarapçılar açısından iklim değişikliğinin ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor.

Artık Fransız bağcılar çözümü adaptasyonda arıyor. Yüzyıllardır katı kurallarla belirlenen üzüm çeşidi kısıtlamaları bile değişime uğradı. Bordeaux bölgesinde, asırlık geleneğe meydan okunarak, küresel ısınmaya daha dayanıklı altı yeni üzüm çeşidinin dikilmesine izin verildi. Arinarnoa, Touriga Nacional gibi geç olgunlaşan veya sıcağa toleranslı üzümler, klasik Bordeaux kupajlarına sınırlı da olsa girecek. Üstelik, geç don riskine karşı bağlarda gece boyunca yakılan don mumları, pervanelerle hava sirkülasyonu sağlanması ve hatta helikopter uçuşlarıyla sıcak hava akımı oluşturma gibi yöntemler her bahar rutini haline geldi. İlkbahar başında Chablis ve Burgundy gibi bölgelerde, yüzlerce büyük mumun bağlarda yakılması; alevlerin yardımıyla bağları ısıtarak tomurcukların donmasını engelleme çabaları artık olağan manzara haline geldi. Fransa şarap sektörü, binlerce yıllık geleneğini iklim krizine karşı korumaya çalışırken, yeni tarım teknikleri devreye alınıyor; devlet destekli sigorta ve erken uyarı sistemleriyle riskler en aza indirilmeye çalışılıyor.

Küresel ısınma şarabın tadını kaçırıyor: Bağlarda iklim alarmı; Elçin Demiröz yazdı - Resim : 3

İTALYA: KAVURUCU YAZLAR, ŞİDDETLİ FIRTINALAR VE DEĞİŞEN DENGELER
Akdeniz’in bağ cenneti İtalya da iklim dalgalanmalarının etkisinden nasibini alıyor. Son yıllarda ülke, bir yandan Sahra sıcaklarını andıran kavurucu hava dalgalarına maruz kalırken, diğer yandan ani fırtına ve sellere de sahne oldu. 2023 yazında Sicilya ve Sardinya’da sıcaklıklar 45-48°C seviyelerine ulaşarak Avrupa rekorlarını zorladı. İki yıl önce, 2021 yazında, ülke tarihinin en kurak dönemlerinden birini yaşarken Po Nehri neredeyse kuruma noktasına geldi. Tam tersine, 2023 baharında Emilia-Romagna bölgesine yalnızca 36 saat içinde yıllık yağışın yarısı düştü ve ciddi sel felaketleri yaşandı. Bu uç hava olayları, bağları ya susuz bırakıp kavuruyor ya da aniden sular altında bırakarak mantar hastalıklarını tetikliyor.

İtalya şarapçılığına yönelik iklim değişikliği etkileri, üretim rakamlarına da yansıdı. Ülkenin önde gelen tarım birliği Coldiretti, 2023 bağbozumu miktarının aşırı fırtınalar ve kavurucu sıcaklar yüzünden düşebileceğini uyardı. İtalya İstatistik Bürosu verilerine göre, 2023 yılında üzüm, meyve ve zeytinde toplam tarımsal üretim hacmi yüzde 11’den fazla azaldı; buna özellikle yaz ortasına kadar süren sıcak ve yıl içindeki aşırı hava olayları sebep oldu. Ülkenin şarap üretimi ise, yüksek sıcaklıkların sonbahara kadar devam etmesi nedeniyle %17’nin üzerinde gerileyerek 2017 rakamlarına çekildi.

İtalyan bağcılar, değişen iklim şartlarına uyum sağlamak için yöntemlerini yeniden düzenliyor. Birçok bölgede geleneksel olarak Eylül ayında gerçekleştirilen üzüm hasadı, son sıcak dalgaları nedeniyle Chianti gibi bölgelerde Ağustos sonuna kaydırılmaya başlandı. Chianti Classico Konsorsiyumu Başkan Yardımcısı Sergio Zingarelli, aşırı ve uzun süren sıcaklıklar yüzünden üzümlerin beklenenden erken sağaştığını, tanelerin küçüldüğünü ve salkım sayılarını azalttığını ifade ediyor. Üreticiler, asmaların kavrulmasını engellemek için bağ sıraları arasında daha fazla gölgeleme yapacak yaprak bırakma tekniklerini benimsiyor. Ayrıca, aşırı hava olaylarıyla mücadele amaçlı yatırımlarla; örneğin kuzey İtalya’daki bazı bağlar, dolu etkisine karşı tarlalarının üzerine file çekmeye başladı. Toskana’daki bağ sahipleri, kurak dönemlerde “can suyu” görevi görecek damla sulama sistemleri kuruyor ve gerektiğinde geceleri sulama yaparak gündüz sıcağının etkisini azaltmaya çalışıyor. İtalya’da, asırlık üzüm çeşitleri sıcaklık baskısı altında zorlanırken, aynı zamanda bu yeni koşullara daha uygun yerel çeşitler yeniden keşfediliyor. Siciliyalı üreticiler, yüksek rakımlı yamaçlarda beyaz üzüm dikimini artırarak ve Gece hasadı gibi yöntemlerle (sıcağın etkisini azaltmak için üzümleri serin saatlerde toplamak) kaliteyi korumaya çalışıyor.

KALİFORNİYA: KURAKLIK, YANGIN VE DUMANIN GÖLGESİ
ABD’nin en önemli şarap diyarı Kaliforniya, son on yılda adeta ateş sınavından geçiyor. Süregelen mega-kuraklıklar, rekor ısınma dalgaları ve artan orman yangınları, bu bölgedeki üzüm bağlarını büyük risk altına soktu. Küresel iklim değişikliğiyle su kaynakları azaldığı için Kaliforniya’nın birçok bağı su stresi ile mücadele ediyor; baraj seviyeleri düştüğünde bağların sulanması bile zorlaşıyor. Ziraat mühendisleri, üzüm asmalarını susuzluğa alıştırmak amacıyla “dry farming” denilen susuz yetiştirme tekniklerine yönelirken, topraktaki nemi korumak için bağ aralarına malç ve örtü bitkileri seriyor. Yine de aşırı sıcak yaz günlerinde asmaların yaprakları kavrulup üzümler dalında pişebiliyor.

Kaliforniya’yı her yıl etkileyen orman yangınları da bağcılık sektörüne bambaşka zorluklar getiriyor. 2020’de Napa ve Sonoma vadilerini saran büyük yangınlar, birçok bağ alanını doğrudan küle çevirdi. Ancak ateşin doğrudan etkisi olmasa bile, yoğun duman bulutları rüzgarla yüzlerce kilometre ötede yayılıp üzüm tanelerine ulaşıyor ve “duman tadı” olarak bilinen isli aromayı şaraba aktarabiliyor. 2020’de Kaliforniya’da üretilen üzümlerin %8’i, bu duman zararından ötürü işlenemeyip tarlada bırakıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Bu durum, milyonlarca dolarlık kayıplara yol açtı ve bu da iklim kaynaklı yeni bir normal olarak benimsendi. Eyaletteki şarap üreticileri, yangın sezonu başladığında hava kalitesi ölçümlerini sürekli yaparak, üzüm tanelerinin dumana maruz kalma derecesini takip ediyor. Bazı bağlar, yangın dumanını uzak tutabilmek için dev vantilatörler veya sisleme sistemleri kurarak ek önlemler alıyor.

Kuraklıkla mücadelede Kaliforniya bağcılarının bir diğer silahı teknoloji oldu. Su kıtlığına karşı damla sulama gibi kontrollü sulama yöntemleri uygulanırken, topraktaki nemi sürekli ölçen sensörler yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Böylece, asmanın gerçekten suya ihtiyaç duyduğu zaman tespit edilip gereksiz sulama önlenebiliyor. Bazı üreticiler, asmaların yapraklarına kaolin kili bazlı “güneş kremi” uygulayarak; bu beyaz kil tabakası, yaprakları ve üzümleri güneş yanığından koruyup serinletiyor. Kaliforniya bağcılığı, iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara karşı yenilikçi tarım tekniklerini en hızlı benimseyen bölgelerden biri haline geldi. Örneğin, Napa Vadisi’nde bazı bağlar arasında koyunlar ve kazlar dolaşarak yabani otları temizliyor (böylece traktörle çapalama ihtiyacı azalıyor), üzüm sıraları arasına ekilen ot ve çiçekler toprağı erozyondan korurken yararlı böceklere yuva oluşturuyor. Kaliforniyalı üreticiler, sürdürülebilirlik odaklı bu tür uygulamaların, asmaların ömrünü uzatıp geleceğin zorlu iklim koşullarına hazırlık sağlayacağına inanıyor.

Küresel ısınma şarabın tadını kaçırıyor: Bağlarda iklim alarmı; Elçin Demiröz yazdı - Resim : 4

TÜRKİYE: DEĞİŞEN İKLİME KARŞI BAĞCILIK MÜCADELESİ
Anadolu toprakları, binlerce yıllık bağcılık geçmişine rağmen iklim değişikliğinin getirdiği belirsizliklerle mücadele ediyor. Türkiye; dünya üzüm üretiminde önde gelen ülkelerden (bağ alanı bakımından 5., üretimde 6. büyük ülke (Yok oluyor | Yusuf Yavuz | Odatv)), ancak son yıllarda bağlar sıra dışı hava olaylarının etkisiyle ağır darbe almaya başladı. Türkiye’nin üzüm ambarı olarak bilinen Manisa’da 2015 yılında yaşananlar adeta uyarıcı nitelikteydi: Mart ayında gözlemlenen anormal düşük sıcaklıklar, Nisan’daki don ve Haziran’daki dolu fırtınası bağları alt üst etti. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, Mart’taki soğuk, Nisan’daki don ve Haziran’daki dolu olaylarının Manisa’da 447 bin dekar bağ alanında hasara yol açtığını ve çekirdekli üzüm çeşitlerinde zararın yüzde 50-80, çekirdeksiz çeşitlerde ise yüzde 30-40’a ulaştığını belirtti (Yok oluyor | Yusuf Yavuz | Odatv). Bu tablo, iklim kaynaklı üç farklı ekstrem durumun (soğuk, don, dolu) aynı yıl içinde üst üste yaşanabileceğini açıkça gösteriyor. Sonuç olarak, o sezon yaklaşık 30 bin ton üzüm zarara uğradı (Yok oluyor | Yusuf Yavuz | Odatv).

Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde iklim etkileri farklılık gösteriyor. Ege Bölgesi’nde yaz kuraklığı ve aşırı sıcaklar, bağları zorlarken; Trakya ve İç Anadolu’da ilkbaharın geç donları ile dolu yağışları riski artırıyor. Kapadokya ve Güneydoğu Anadolu gibi, sulama imkanının kısıtlı olduğu bölgelerde yağış rejimindeki değişiklikler verimde düşüşe yol açıyor. Uzmanlar, yerel iklim projeksiyonlarına göre bağcılık sektörünün acilen önlem alması gerektiğini vurguluyor. Bu kapsamda, Türkiye’de ziraat mühendisleri ve bağcılar çeşitli uyum stratejileri geliştiriyor:

  • Kuraklığa dayanıklı çeşitler: Bağ araştırma enstitülerinde, geleneksel üzüm çeşitleri yerine sıcağa ve susuzluğa daha dayanıklı yerel üzümler üzerine çalışmalar yapılıyor. Örneğin, Şanlıurfa gibi aşırı sıcak bölgelerde Göktürk, Fenerbahçe gibi yeni geliştirilen üzüm çeşitleri deneniyor.
  • Modern sulama teknikleri: Ege’de bazı şaraplık bağlarda damla sulama sistemleri kurulmaktayken, su kıtlığı yaşanan yaz aylarında, asmaya kontrollü su verilerek verim kaybı önleniyor ve üzümün aşırı strese girmesi engelleniyor. Sulamanın imkansız olduğu kurak bağlarda, toprak yüzeyine organik malç serilerek nem korunuyor.
  • Don ve doluya karşı koruma: Türkiye’de henüz yaygın olmasa da, bazı ileri bağ işletmeleri Fransa’dakine benzer şekilde don riskine karşı bağ aralarında saman balyaları yakmak veya rüzgar pervaneleri kullanmak gibi yöntemleri tartışıyor. Dolu yağışının sık görüldüğü bölgelerde, meyve bahçelerinde kullanılan dolu fileleri bağlarda uygulamaya konulmaya başlandı; bu fileler, dolu tanelerinin direkt asmaya zarar vermesini engelleyerek hasarı azaltıyor.
  • Bağ sigortası ve erken uyarı: Devlet destekli Tarım Sigortaları (TARSİM) kapsamında bağ ürünlerinin don ve dolu riskine karşı sigortalanma oranı arttı. Meteoroloji ile entegre erken uyarı sistemleri sayesinde, çiftçiler yaklaşan don olaylarını önceden sezinleyip gereken tedbirleri (örneğin, bağa su püskürtme veya sera örtüsüyle koruma) alabiliyor.

Türkiye bağcılık sektörü, iklim değişikliğiyle mücadelede henüz başlangıç aşamasında olsa da farkındalık hızla artıyor. Üniversiteler ve araştırma kurumları, bağlarda mikro iklim analizleri yaparak hangi bölgelerin hangi üzüm çeşidini gelecekte daha iyi karşılayabileceğini belirlemeye çalışıyor. Örneğin, günümüzde sıcaklık artışının riske soktuğu Ege ovalarındaki Sultaniye üzümü yerine, ileride daha serin platolarda üzüm yetiştirme fikri gündemde. Bazı üreticiler bağlarını daha yüksek rakımlı bölgelere taşımayı planlarken, bazıları mevcut asmalara anaç aşılaması yaparak dayanıklılığı artırmayı hedefliyor.

BAĞCILIK SEKTÖRÜ İKLİMLE NASIL MÜCADELE EDİYOR?
İklim değişikliğinin sert darbeler indirdiği şarap sektörü, ayakta kalabilmek için yenilikçi ve sürdürülebilir yöntemlere sıkı sıkıya sarılmış durumda. “Artık dünyadaki tüm önemli şarap bölgeleri tamamen sürdürülebilirliğe odaklanmak zorunda; başka seçeneği yok,” diyor Kaliforniya merkezli Master of Wine uzmanı Clare Tooley. Gerçekte, son yıllarda “sürdürülebilir bağcılık” moda sözcük olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline geldi. Peki, bağcılar iklim krizine karşı neler yapıyor?

  • Akıllı su yönetimi: Su kıtlığının etkili olduğu bölgelerde bağcılar, asmalarını mümkün olduğunca az suyla yetiştirmeyi tercih ediyor. Damla sulama sistemleri, suyun israfını engelleyip doğrudan köklere ulaştırarak verim sağlıyor. Toprak nem sensörleriyle donatılan bağlarda, sulamanın ne zaman yapılması gerektiği bilimsel verilere dayanarak tespit ediliyor. Kaliforniya ve Avustralya gibi su sıkıntısı çeken yerlerde bazı üreticiler “dry farming” (susuz tarım) yöntemini uygulayarak asmaların derinlere inip su aramasını teşvik ediyor. Daha az su tüketen anaçlar ve klonlar da tercih ediliyor.
  • Gölgeleme ve serinletme teknikleri: Aşırı sıcak günlerde üzümleri korumak amacıyla bazı bağlarda, sıra aralarına beyaz yansıtıcı malç seriliyor veya üzüm salkımlarının üzerine file geriliyor. Üzümlere “güneş kremi” etkisi yapan kaolin kili püskürtülmesi, yaprak ve meyvelerin üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak güneş yanığını önlüyor ve buharlaşmayı azaltıyor. Aynı zamanda, bağ yapılarındaki değişikliklerle asmaların yaprak düzeni, üzümleri gölgeleyecek biçimde ayarlanıyor (pergola sistemleri gibi).
  • Yeni üzüm çeşitleri ve seleksiyon: Dünya genelinde ampellografi uzmanları, klasik üzüm çeşitlerinin iklim toleransını artırabilmek amacıyla genetik çözümler üretiyor. Bazı çalışmalar, mevcut üzümlerin daha geç tomurcuklanan veya geç olgunlaşan varyantlarını seçmeye odaklanmış durumda. Ayrıca, melezleme çalışmaları sonucunda sıcağa dayanıklı ama kaliteli şarap üretebilen hibrit üzüm türleri geliştiriliyor. Örneğin, Fransa’da on yıllık araştırmalar sonucunda Bordeaux için onaylanan altı yeni üzüm çeşidi bu yaklaşıma güzel bir örnek oluşturuyor.
  • Regeneratif (yenileyici) tarım uygulamaları: Pek çok bağ sahibi, toprağın sağlığını ve bağ ekosistemini güçlendirmek amacıyla iklim değişikliğine karşı dirençli bir üretim modeli benimsiyor. Eskiden bağ aralarında çıplak toprak bırakılırken artık örtü bitkileri ekilip toprağın nemini ve verimliliğini artırıyorlar. Yonca, hardal otu, fiğ gibi bitkiler toprağı örterek erozyonu engelliyor ve organik madde kazandırıyor. Fransa Loire Vadisi’ndeki Clos des Quarterons bağında veya İtalya Umbria’daki Di Filippo bağında kazlar ve ördekler doğal ot biçme ve gübreleme görevini üstleniyor; böylece hem yabani ot mücadelesine katkıda bulunuyor hem de traktör kullanımını azaltarak karbon ayak izini düşürüyor. Kimyasal gübreler yerine biyolojik çeşitliliği artıran bu yöntemler, bağların mikro iklim dengesini sağlarken aşırı hava koşullarına karşı direnci artırıyor.
  • Teknoloji ve erken uyarı sistemleri: Dijital dönüşüm bağcılıkta da etkili olmayı sürdürüyor. Drone ve uydu görüntüleri kullanılarak geniş bağ alanlarının sıcaklık, su stresi veya hastalık belirtileri haritalandırılıyor. Yapay zeka destekli uygulamalar, hava durumu verilerini analiz edip hastalık risklerini tahmin ederek üreticilere “önümüzdeki hafta mildiyö riski yüksek, önlem al” gibi uyarılar gönderiyor. Böylece, aşırı hava olaylarına karşı önceden hazırlık yapılabiliyor. Ayrıca, bağlarda gerçek zamanlı ölçüm yapabilen meteoroloji istasyonları sayesinde don alarmı veya aşırı rüzgar uyarısı telefonlara anında iletilebiliyor.

Tüm bu uygulamalar, bağcılık sektörünün iklim değişikliğine karşı verdiği mücadeleyi ortaya koyuyor. Her çözüm her bölgede aynı etkiyi yaratmasa da, “Şarap dünyası, coğrafi ve tarihsel çeşitliliği sayesinde tarımda iklim değişikliğinin kanaryası gibidir” diyor Columbia Üniversitesi iklim uzmanı Benjamin Cook; çünkü üzüm, iklimdeki en ufak değişikliklere bile oldukça duyarlı. Bu yüzden Şili’den Avustralya’ya, Türkiye’den Kaliforniya’ya farklı bölgelerde farklı uyum stratejileri geliştiriliyor. Yeni Zelanda gibi küçük ama esnek şarap ülkeleri, sürdürülebilirlik inovasyonlarında öncü olurken; Fransa ve İtalya gibi eski dünya şarap ülkeleri ise yüzyıllardır uyguladıkları yöntemleri yeniden düzenlemek durumunda kalıyor. Örneğin, su sorunu yaşayan Kaliforniya’da sulama yenilikleri ön plandayken, suya daha doygun Almanya’da mantı hastalıklarına dirençli çeşitler üzerine odaklanılıyor.

Sonuçta, iklim değişikliği üzüm bağlarının geleceğini derinden etkilese de sektör tamamen karamsar bir tablo çizmiyor. Bir yandan, İngiltere, Danimarka, İsveç gibi kuzey ülkeleri ılımanlaşan iklimleri sayesinde yeni bağcılık bölgelerine dönüşürken (İskandinavya’da ticari şarapçılık artış göstermeye başladı), diğer yandan dev şarap şirketleri ile küçük aile bağları ortak bir amaç uğruna birleşiyor: Bağları geleceğe taşımak. Toprağın sağlığını koruyup, suyu dikkatli kullanarak ve doğru üzümü doğru bölgeye dikerek bu hedefe ulaşmak mümkün. Örneğin, dünya devi Moët Hennessy, Provence’da düzenlediği ilk “Yaşayan Topraklar Forumu” ile kendi bağlarında herbisit kullanımını sona erdirdiğini duyurdu. Pernod Ricard ise 2025’e kadar sekiz farklı şarap bölgesinde yenileyici tarım pilot projeleri başlatacağını açıkladı. Bu adımlar, sektörün iklim krizine karşı toplu bir seferberlikle mücadele ettiğini gösteriyor.

İklim değişikliği etkisini sürdürürken üzüm bağları da kendilerini yeniden tanımlıyor. Belki geleceğin şarapları, bugünkünden farklı tat ve aromalara sahip olacak; belki de Bordeaux’daki kırmızı kupajlarda alışılmadık üzümler göreceğiz ya da Kapadokya’da üretilen bir şarap dünya arenasında ün kazanacak. Kesin olan şu ki, şarabın geleceği doğrudan iklimin kaderine bağlı. Asmalar; küresel ısınmaya karşı direnç gösterirken, aynı zamanda bize önemli bir mesaj veriyor: Doğa ile mücadele etmek yerine onunla uyum içinde yaşamak zorundayız. Bu, bağımsızlık ve yeni bir çağın habercisi niteliğinde.

Kaynaklar:

  1. OIV & OdaTV – “2024’de Küresel Şarap Üretimi 60 Yılın En Düşük Seviyesinde” (İklim krizi bağlarda; küresel şarap üretimi 60 yılın en düşük seviyesinde – Son Dakika GastrOda Haberleri)
  2. OdaTV – “Bağcılık Sektörü İklim Değişikliği Etkisinde” (İklim krizi bağlarda; küresel şarap üretimi 60 yılın en düşük seviyesinde – Son Dakika GastrOda Haberleri)
  3. C. Tarım ve Orman Bakanlığı – “Bağ Tarımı Mart Ayı Takvimi” ( Bağ Tarımı (Mart Ayı) ) ( Bağ Tarımı (Mart Ayı) )
  4. The Independent – “İklim Krizinde Şarap Bölgeleri: Erken Hasat ve Artan Alkol”
  5. FoodManufacturing (AP) – “2021 Don Olayı ve İklim Değişikliği Bağlantısı”
  6. Reuters – “Fransa 2021 Rekolte Kayıpları (1957’den beri en düşük üretim)”
  7. Food & Wine – “Bordeaux’da İklime Dayanıklı Yeni Üzüm Çeşitleri”
  8. Decanter – “İtalya’da Aşırı Hava Olayları ve Azalan Rekolte (2023)”
  9. Reuters – “Kaliforniya 2020 Orman Yangınları ve Dumanın Etkisi”
  10. ASBMB – “2020’de Kaliforniya Üzüm Kayıpları (%8 Ürün Tarlada Kaldı)”
  11. Reuters – “Sürdürülebilirlik ve Su Yönetimi (Clare Tooley Yorumu)”
  12. Reuters – “Yenileyici Tarım: Örtü Bitkileri ve Kazlar”
  13. Odatv – Yusuf Yavuz, “Manisa’da İklim Felaketleri ve Ürün Kaybı” (Yok oluyor | Yusuf Yavuz | Odatv) (Yok oluyor | Yusuf Yavuz | Odatv)
  14. Yeşil Gazete (AP) – “Küresel Isınma ve Bağcılık: Sıcaklık Artışının Kaliteye Etkisi”
  15. Reuters – “İtalya’da Kuraklık ve Erken Hasat Gözlemleri (Chianti)”

Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir