Paris’in simgesel 10 restoranı – Son Dakika GastrOda Haberleri
Paris‘te restoranlar, yalnızca yemek yenen mekanlar olarak kalmadı. Devrim sonrası aristokrat şeflerin halka açtığı mutfaklar, yüzyıllar boyunca sanatçıların, muhaliflerin, yazarların, sürrealistlerin ve çağın düşünürlerinin buluşma noktası haline geldi.
Brasserie’ler kalabalığın enerjisini, bistro’lar mahallenin samimiyetini, büyük kafeler şehrin ritmini, modern restoranlar ise geleceğin gastronomi trendlerini yansıtıyor.
Paris’te bir sandalyeye oturduğunuz anda, aslında şehrin pek bilinmeyen yüzüyle tanışmış oluyorsunuz. İşte bu 10 restoran, Paris’in o en etkileyici yüzlerini gözler önüne seriyor…
BRASSERIE LIPP – 1880’DEN BUGÜNE SÜREKLİ DEĞİŞMEYEN RİTÜEL
Art Nouveau duvar karoları, aynalar, siyah papyonlu garsonlar ve yıllardır değişmeyen müdavim atmosferiyle Lipp, adım attığınız anda zamanın akışını değiştirdiğinizi hissettiriyor. Menüdeki tartar, rémoulade ve klasik ördek konfi, 19. yüzyılın mutfak mirasını bugüne taşıyor.

LA COUPOLE – 1920’LERİN ÇILGIN NABZI
Montparnasse’ın efsanesini yansıtan bu mekan, Sartre, Giacometti ve Josephine Baker’ın anılarını yaşatıyor. Kemik iliği, Hindistan cevizli körili kuzu ve dev deniz mahsulleriyle, yüksek tavan ve coşkulu sesleriyle, burada Paris’in eski ve yenilenen ruhu kendini gösteriyor.

ALLARD – ANNE MUTFAĞININ ZAMANSIZLAŞMASI
1932’de Marthe Allard’ın ev yemekleriyle başlayan serüven, iki Michelin yıldızı ve Ducasse dokunuşuyla modern bir efsaneye dönüştü. Kırmızı kadife banquette’ler, anneannelerin tariflerinden çıkmış gibi görünen yemekler ve genç şeflerin zarif dokunuşları bu mekana ayrıcalık katıyor.

CHEZ DENISE (LA TOUR DE MONTLHÉRY) – LES HALLES İŞÇİLERİNİN RUHU
Dar sokaklarda, kırmızı kareli masa örtüleri eşliğinde zamana meydan okuyan bir Paris deneyimi sunan bu mekan, Blanquette de veau ile hâlâ şehrin en iyileri arasında yer alıyor. “Ne içtiysen onu öde” sistemi (à la ficelle), geçmişin samimi dürüstlüğünü bugüne taşırken, Bourdain’in “Gerçek Fransa burada” sözlerini anımsatıyor.

LES MARCHES – ŞEHRİN KALBİNE YAKIN BİR KAMYONCU LOKANTASI
Arrondissement’ın şık caddelerinin hemen altında, kamyoncular ve CEO’ların aynı masada buluştuğu ilginç ve etkileyici bir tezat mevcut. Steak-béarnaise, escargot ve yumurta-mayonez gibi klasikler, geleneksel mutfağın zarafetle buluştuğu bu mekanı özel kılıyor.

SEPTIME – PARİS’İN 2010’LARDA DEĞİŞEN RUHU
Endüstriyel ve sade dokusuyla öne çıkan bu mekan, rezervasyon bulmanın zorluğu ile bilinir. Menüsü her gün yenilenirken, fermentasyon teknikleri, yerel üreticiler, Japon esintileri ve çarpıcı sunumlarıyla “yeni Paris gastronomisi”nin kilometre taşlarından biri konumunda.

CAFÉ DES MINISTÈRES – SİYASETİN GÖLGESİNDE YÜKSELEN YILDIZ
Ulusal Meclis’in hemen yanında yer alan bu mekan, şık Parislilerin buluşma noktası olmuş durumda. Vol-au-vent içindeki ıstakoz şöleni ve Morteau sosisli lahananın modern yorumu, her tabağı Fransız klasiklerinin yeniden dirilişi gibi hissettiriyor.

AMBOS – PARİS’TE DÜNYA LEZZETLERİNİN KESİŞTİĞİ NOKTA
Tayland, Venezuela, Fransa… Çift şefin farklı coğrafyalardan getirdiği lezzetler, Vaugirard’daki menüde buluşuyor. Baharatlı, renkli ve enerjik sunumu ile Paris’in kozmopolit ruhunu sofralara taşıyor.

DATIL – BİTKİ ODakLI YENİ DALGANIN NAZİK TEMSİLCİSİ
Nordik sadeliğin, Fransız malzemelerinin ve sıfır atık yaklaşımının harmanlandığı bu mekan, Marais’in kalbinde ışık, seramik ve esintiyle dolu üç odada geleceğin gastronomisine dair ipuçları sunuyor.

DE VIE – FERMENTASYON SANATIYLA YENİLENEN FRANSIZ LEZZETLERİ
Lav taşı tezgâhın etrafında yükselen yüksek taburelerde otururken, mutfağın canlı nabzını hemen önünüzde hissediyorsunuz. Fermente soslar, belirgin asidite ve deniz ürünlerinin doğal lezzetiyle Purcell, Fransız malzemelerini çağdaş tekniklerle yeniden konuşturuyor.
Kaynak: Saveur
Odatv.com
