Blog

Yalnız yemek yemek ruh sağlığınızı tehdit ediyor I Birlikte yenen sofraların bilimsel gücü

COMMENSALITY: YEMEK PAYLAŞIMIYLA KURULAN KİMLİK
Antropologlar, bu eyleme özel bir ad veriyor: Commensality – birlikte yemek yeme sanatı. Bu durum, yalnızca fiziksel bir paylaşım değil; aynı zamanda kültürel ve kimliksel bir inşa sürecidir. New York Üniversitesi’nden Prof. Fabio Parasecoli, “Yemek ve yemek paylaşımı, kimliğimizin yapı taşlarıdır. Bu aidiyet duygusu ortadan kalktığında, yalnızlık ve duygusal çöküş de beraberinde artar” diyor.

TÜRKİYE’DEN YUNANİSTAN’A SOFRANIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
Türkiye’de rakı sofraları, saatler süren sohbetler, özenle hazırlanan mezeler ve birlikte paylaşılan neşeli anlarla sosyal bağları güçlendiriyor. İtalya’da pazar günleri düzenlenen uzun öğle yemekleri aile bireylerini bir araya getirirken, Yunanistan’da tavernalarda sunulan meze tabakları sofrayı yalnızca beslenme değil, aynı zamanda sosyalleşme alanına dönüştürüyor. Bu sofralar, yalnızlıkla mücadelede en eski ve en etkili çözümlerden biri olabiliyor.

PEKİ, NE YAPMALI? SOFRAYI GERİ KAZANMAK İÇİN ADIMLAR
Konut projelerinde ortak mutfaklar önerilmekte.
İş yerlerinde yemek saatlerinin yeniden yapılandırılması psikologlarca savunuluyor.
Nesiller arası yemek programları ile yaşlılar ve gençler aynı sofrada buluşuyor.
Akşam yemeği kulüpleri ve ev yemekleri paylaşım platformları giderek yaygınlık kazanıyor.
Yaşlı bakım evlerinde yürütülen çalışmalar, ortak yemeklerin yalnızlık duygusunu azalttığını, iştah ve zihinsel fonksiyonları geliştirdiğini ortaya koyuyor.

Birlikte yemek yeme, nostaljik bir alışkanlık olmanın ötesinde, zihinsel ve toplumsal sağlığımız için temel bir gerekliliktir. Sofraların paylaşılması, modern dünyanın hızla parçalanan sosyal yapısına karşı en güçlü, en doğal ve en lezzetli direnme biçimidir.

Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir