Blog

Marsilya’da 1 Euro’ya gurme şölen

Fransa‘nın güneyinde, Akdeniz’in berrak sularına bakan bir şehirde, yemek yalnızca temel bir ihtiyaç olmaktan çıkıp insanları birbirine bağlayan bir köprü işlevi görüyor. Marsilya, yüzyıllardır süregelen göç hareketlerinin izlerini taşıyan bu canlı liman kenti, son zamanlarda restoran solidaire akımıyla gündeme geliyor. Bu sosyal girişim modelinde, seçkin mutfağın kalitesi herkes için erişilebilir kılınarak, toplumun dezavantajlı kesimlerine destek sağlanıyor. Turistler lüks tatlar ararken, yerel halk için bu mekanlar umut dolu bir kapı aralığı oluşturuyor.

SOSYAL RESTORANLARIN YÜKSELİŞİ
Şehrin kalbinde bulunan şık mekanlarda öğle servisi coşkuyla sürerken, tuzlu deniz otlarıyla zenginleştirilmiş füme balık başlangıçları ve Provençal ovalarından gelen taptaze peynirler öne çıkıyor. Organik malzemeler, usta ellerde lezzet patlamalarına dönüşürken, bu restoranlar sıradanlıktan uzak kalıyor. Müşterilerin yüzde 40’ı, üç aşamalı ziyafeti sadece 1 Euro’ya deneyimlerken, bazıları için bu, ilk kez bir restoranın kapısından içeri adım atmak demek oluyor.

Marsilya’da benzer yaklaşımı benimseyen yaklaşık 10 girişim bulunuyor. Bunlardan biri, kapanmış bir fast-food zincirinin eski çalışanlarının devralıp yeniden açtığı bir mekan. Burada, Michelin ödüllü şeflerin özenle hazırladığı burgerler, Kuzey Afrika esintilerini yansıtıyor. Üstelik ihtiyaç sahiplerine ücretsiz sağlıklı yemek teslimatı da yapılıyor. Haziran 2025’te hizmete açılan en yeni mekan ise ferahlatıcı salatalar ve deniz ürünleriyle dolu bir mola noktası sunuyor. Normalde şarap eşliğinde sunulan öğle yemeği 25 Euro iken, zor durumda olan konuklar “askıya alınmış tarif” kapsamında aynı menüyü 8 Euro’ya tadabiliyor. Bazıları, hayır kurumlarıyla iş birliği yaparak 1 avroluk indirimli sunumlar sağlarken, diğerleri güven esasına dayalı bir sistem benimsiyor.

Fransa'nın en renkli şehrinde dayanışma mutfağı - Resim : 2

DAYANIŞMANIN FİLOSOFİSİ
Bu mekanların yükselişi akıllara şu soruyu getiriyor: Neden kâr odaklı değil de iyilik öne çıkıyor? Kuruculara göre gerçek servet, maddi kazançta değil, insan ilişkilerinde saklı. Bir kahve fincanı, sokakta kalan bir komşuya uzatılırken, grevde bulunan işçilere yüzlerce öğün hediye ediliyor. Marsilya’nın “fener şehir” unvanı, bu yaklaşımın kökenini gözler önüne seriyor. Antik Yunan kolonilerinden İspanyol Yahudilerine, 20. yüzyıl Ermenilerinden günümüze kadar uzanan göç hikayeleri, şehri Fransa’nın en çeşitli ve hoşgörülü noktalarından biri haline getirmiş. Yüzde 20’si yurt dışında doğan sakinler, yardımlaşmayı yaşam felsefesi olarak benimsiyor. Paris veya Londra’da rastlanmayan bu açıklık, sosyal mutfakların temelini oluşturuyor.

Göçmenler, elleri boş gelmemiş; yanlarında portakal çiçeği suyu, hurma ve domates gibi egzotik tatları taşıyor. Bu lezzetler, şehrin simgesi haline gelmiş; limandan gelen safranın eşlik ettiği balık güveçleri ve İtalyan, Amazigh, Occitan kelimelerin harmanlandığı sokak sohbetleri, Marsilya’yı adeta küresel bir eritme potasına dönüştürüyor.

Fransa'nın en renkli şehrinde dayanışma mutfağı - Resim : 3

LEZZETİN DAYANIŞMAYLA BULUŞTUĞU MAHALLELER
Yemek, Marsilya’nın en güçlü sosyal aracı konumunda. Özellikle Vieux Port’un zirvesindeki eski sabun fabrikası bölgesi, bu gücün en canlı örneğini sunuyor. Şehir ortalamasının 500 Euro altında olan aylık gelir seviyesinin hüküm sürdüğü bu bölgede gençlik merkezi dahi bulunmazken, Nisan 2024’te faaliyete geçen bir girişim, organik öğünlerle dolu restoranı, kütüphane, kreş ve danışma merkeziyle harmanlayarak farklı bir konsept yaratıyor. Pazartesi tarih dersleri, salı istihdam danışmanlığı gibi etkinliklerle dolu günler, bu projenin yenilikçi yapısına işaret ediyor.

Müşterilerin dikkatini çeken menüde deniz levreği, Provençal patatesler ve keçi peynirli tabule yer alıyor. Çarşamba günleri, Kongo veya Fas kökenli şefler mutfağı devralarak, elde ettikleri geliri yerel kültürel etkinliklere aktarıyor.

Semtteki bit pazarları, antikalar ve vintage spor formaları, ziyaretçilere bu renkli dokunun bir parçası olma imkanı sunarken, mekanlar “Alışveriş yaparsan, ihtiyaç sahiplerine etkinlik fonu oluşturulmasına katkıda bulunmuş olursun” mesajıyla onları motive ediyor.

LİMAN KENTİNİN KÜLTÜREL MOZAİĞİ
La Cabucelle’den modernize edilmiş limanlara uzanan yolculuk, neredeyse bir dünya turunu andırıyor. Sokaklarda Tunus çorbaları, Komor ekmek cipsleri; renkli merdivenlerde Laos ruloları eşliğinde, feribotlar Cezayir ve Tunus seferleri düzenlerken, konteyner gemileri küresel tatları şehre getiriyor. Akşam menülerinde pırasa sosu ve parmesanlı bisküviler öne çıkıyor. Temel felsefe “profesyonel entegrasyon” üzerine kurulu: Otizmli bireyler, uzun süre işsiz kalan anneler ve okuma yazmayı bilmeyenler gibi çeşitli profiller, hatta cezaevinden yeni çıkarılanlar bile bu sistemin bir parçası. 1977’de son giyotin cezasının uygulandığı hapishanede bile bir “güzel yemekler” restoranı bulunuyor; eski mahkumlar, Michelin şeflerin rehberliğinde eğitim alıyor ve bu eğitim sayesinde yüzde 75 başarı oranı elde ederek özgürlük sonrası iş sahibi olabiliyor.

AYNI MENÜ, FARKLI FİYATLAR
Akşam servisi, zerdeçallı armut tatlısıyla son buluyor. Kasada sessizce sorulan soru; 1 Euro’ya akşam yemeği nasıl mümkün oluyor? Cevap, 100 hayır kurumu ile yapılan anlaşmalar sayesinde. Faturalar gizlice ulaşıyor, indirimli konukların onuru korunuyor. Sistem kötüye kullanılıyor mu? Hayır; buradaki iyilik, tamamen güven temelli bir yapı üzerinde inşa edilmiş durumda.

Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir