Lezzetlerin tuvali: Mısır’dan Michelangelo’ya gastronomik resimler
Orta Çağ’dan Rönesans’a geçişte, karşımıza ilk çıkan büyük isim Michelangelo’dur.
MICHELANGELO’NUN LİSTESİ VE GASTRONOMİK TEMALAR
Michelangelo’nun çizgilerle oluşturduğu alışveriş listesi, gastronomik temaların sanat tarihindeki yerini irdelediğimizde, tıpkı ilkel bir natürmort gibi izlenebilir. Yiyeceklerin sanatsal betimlemesi, onun elinde hem işlevsel hem de yaratıcı bir ifade biçimine dönüşüyor. Ancak bu liste, daha geniş bir gastronomik bağlamda, kişisel ve pratik bir not olarak öne çıkıyor. Sanat tarihinde gastronomiye ait “ilk” örnek olmasa da, Rönesans’ın dahi sanatçılarından birinin yemekle kurduğu sıradan fakat büyüleyici ilişkiye işaret ediyor.
Gastronomik temalar, sanat alanında hem sembolik (bereket, geçicilik, dini anlamlar) hem de estetik (gerçekçilik, kompozisyon) roller üstlenmiştir. Michelangelo’nun listesi, bu uzun geleneğin içinde küçük fakat kendine has bir yer tutar; belki de bir sanatçının yemeği hem yaşamsal bir ihtiyaç hem de yaratıcı bir malzeme olarak gördüğünü yansıtır. Daha geniş bir perspektifte, yemek, insan deneyimini kutlama ve sorgulamanın yollarından biri olarak sanatın içerisinde kendine yer bulmaya devam ediyor.
Michelangelo’nun 1518 tarihli illüstrasyonlu alışveriş listesi, sanatçının günlük yaşamına dair nadir ve ilginç bir belge olarak kabul edilir. Bu liste, Michelangelo’nun Floransa ve Pietrasanta arasında mermer taşımacılığı yaptığı dönemde, 18 Mart 1518 tarihli bir mektubun arkasına çizdiği yiyecekleri içermektedir. Listede ekmek, şarap, ringa balığı, tortelli, ıspanak, et ve yumurta gibi temel gıda maddeleri yer alır.
Özelliği, Michelangelo’nun bu listeyi okuryazar olmayan hizmetçisi için resimli olarak hazırlamış olmasıdır. Her yiyeceğin yanında, ne alınması gerektiğini görsel olarak ifade eden küçük çizimler bulunmaktadır. Örneğin, ekmek için somunlar, şarap için sürahi, ringa balığı için ise balık figürleri çizilmiştir. Bu durum, Michelangelo’nun pratik zekâsını ve sanatçı yanının günlük yaşamdaki yansımalarını gözler önüne serer.
Bazıları bu listeyi üç öğünlük bir yemek düzeni olarak yorumlarken, bazıları bunun sadece bir taslak olabileceğini öne sürer. Amacının net olmaması rağmen, belge, bir Rönesans dahisinin sıradan bir anına tanıklık etmesi bakımından değerlidir. Şu anda, liste Floransa’daki Casa Buonarroti Müzesi’nde sergilenmektedir.
Bu belge, gastronomiyi sanatsal bir dille ele alış açısından yenilikçi bir adım olarak değerlendirilebilir; zira bir sanatçının günlük yaşamında yiyeceği bu şekilde resmetmesi alışılmışın dışında bir durumdur. Yine de, gastronomik izler kavramı, 17. yüzyıl natürmortlarındaki (örneğin, Hollanda’nın Altın Çağı’ndaki) yemek temsilleriyle güçlü bir biçimde kendini gösterir.
Michelangelo’nun alışveriş listesine “resim sanatındaki ilk gastronomik iz” demek yerine, belki de “günlük yaşamda gastronomiyi sanatsal olarak belgeleyen erken ve kişisel bir örnek” demek daha isabetli olur. Bu yaklaşım, hem onun benzersizliğine vurgu yapar hem de sanat tarihindeki daha geniş gastronomik temsillere saygı gösterir.
Önümüzdeki hafta, gastronomik unsurları tuvale yansıtan Rönesans ressamlarına göz atacağız.
Yemek Kültürü Araştırmacısı ve Yazarı A. Nedim Atilla
Odatv.com